23 Aralık 2008 Salı

Büyücünün Gözleri

Şimdi karanlıkta kurulan cümlelerin ağırlığından bahsedeceğim sana. Bil ki en ağır infazlar karanlıkta yapılanlardır. Gizli ve ölümcül günahlar karanlıkta işlenir. En canalıcı replikler karanlıkta fısıldanır. Ve en ağır cümleler karanlıkta kurulur.
Sıcak ve yakıcı bir ateşin etrafında sadece kelimeler korur ağırlığını. Peri taşlarının ortasında yanan bir ateşe dalıp giden gözler karanlığı bile seçemez hale gelir bir süre sonra. Bütün yönlere bakan taşlar kaplumbağa ağırlığıyla titretirler görüntüyü. Titreyen görünen değil sensindir aslında. Bütün anlamların yer değiştirirken içinde sen ateşteki görüntüne bakakalırsın. Ne yer, ne zaman bellidir artık. Bir büyücünün kum saatinde hızlıca aşağıya akmaktadır ruhun. Ateş yanmakta, yüreğin yavaşça akmakta ve korlar köze dönüşmektedir.

En tehlikeli cümle pusudadır işte. Fısıldar büyücü kulağına. Duymak istemezsin. Gizli ve ölümcül bir suça ortak olmaya korkarsın. Ruhunun ele geçirdiği bir ateştir seni korkudan alıkoyan. Büyücü yine fısıldar. Ürperirsin. Ateş yanar. Sen titrersin. Bakarsın büyücünün gözlerine. İki koyu taş görürsün senin korkularına inat. Susar fısıldanan cümleyi beklersin.

Fısıldanan, fısıldanan, fısıl, fısıl....

Hiç yorum yok: